31 Mart yerel seçimlerinin yaklaşmasıyla siyasetin nabzı giderek yükseliyor. Mesele belediye başkanlığı ve belediye meclis üyeliği olunca herkesin muhakkak bir tanıdığı bir yerden aday. Dolayısıyla insanlar tanıdıkları bildikleri adayın seçimi kazanması için gerek dost muhabbetlerinde gerek aile ortamında gerekse olmazsa olmaz sosyal medyada destekleme çalışmaları yapıyor.
Mesele yerel seçimler olunca da ister istemez “Taşın taşa değmezi olur da insanın insana değmezi olmaz” hesabıyla belli bir yerde destekçilerin karşı karşıya gelmesi kaçınılmaz oluyor. Bazen konuşmalar, söylemler, iddialar o noktaya varıyor ki karşıdaki kişiyi incitip kalbini kırıyor. Bu incinmeden kalp kırmadan çoğu zaman her iki tarafta maalesef zararlı çıkabiliyor. Neredeyse her gün yüz yüze bakılan insanlarla bazen kapı komşuyla bazen kırk yıllık dostla bazen aile üyeleriyle bir siyasi adayı desteklemek için küslükler dargınlıklar meydana gelebiliyor.
İncinme, kalp kırma, dargınlık ve küskünlük gibi istenmeyen durumların olmaması için insanlarımız ince düşünmeli gönül kırmak yerine gönül almalı, gönül koymak yerine hoş görmeli.
Hoş görülü olmalı adaylara ve görüşlere.
Bir hata yanlış gördüğünde uygun bir dille mümkünse herkesin içinde değil baş başa iken söylemeli düşüncelerini,
Mümkünse de çok elzem olmadığı müddetçe eş dost, konu ve komşularla çok ateşli siyasi tartışılmamalı.
Çünkü kırılan kalp de incinen gönül de bizim çok uzağımız olmayacak. Genelde bizim bir komşumuz, bir dostumuz, bir akrabamız bir yakınımız olacak. İncittiğimiz kadar incineceğiz, kırdığımız kadar kırılacağız.
Bir tanıdığımızın başarılı olması için başka bir tanıdığımızı kaybetmeye hiç gerek yok.
Unutmayın seçimler geçer ama akrabalıklar, dostluklar baki kalır.