Geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri başkanı Ali Erbaş, Ramazan ayının ilk cuma gününde hutbeden verdiği vaaz nedeniyle çeşitli saldırılara uğradı.
Kur’an-ı Kerim’in Lut kavmi ile ilgili ayetine atıf yaparak, “bütün kötülüklerin ve salgın hastalıkların eşcinsellikten kaynaklandığı”nı söylemesi bazı kesimleri sinirlendirdi.
Ali Erbaş, diğer dinlerde de yasak olan birşeyi söyledi…
Diyanetin ve din adamlarımızın “bir hatalarını bulsakta yerden yere vursak” diye tetikte bekleyenler hemen harekete geçti ama ne Ali Erbaş nede Ali Erbaş gibi düşünen bu millet bu saldırıyı sineye çekti.
Ali Erbaş’a sahip çıktı!
Rahat bırakın kardeşim…
Çoğunluğu Müslüman olan bu ülkenin, Diyanet İşlerini de onun emrinde çalışan hocalarınıda rahat bırakın!
Ve biraz düşünün…
Din adamlarımız, tarihten bugüne Kur’an-ı Kerim öncülüğünde Cuma hutbeleriyle vatandaşa hep yön vermedi mi?
Diyanete bağlı hangi din adamı çıktığı kürsüden toplumu ayrıştırıcı, toplumu kin ve nefrete sürükleyici bir açıklama yaptı?
Din adamlarımız bu memleketin olmazsa olmazıdır.
Kahramanmaraş halkı bunu kendi tarihlerindende çok iyi bilir!
Bir hayale dalıp Ali Erbaş’ın Diyanet İşleri başkanı sıfatıyla kürsüye çıksa ve milli Kahramanımız Rıdvan hocanın 1920 de Maraş Milli mücadelesini başlatan o sözlerini tekrarlasa diye düşündüm.
Hatta eline bir Türk bayrağı alıp kürsüye çıksa ve aynen Rıdvan Hoca gibi:
“Kalesinde kendi bayrağı dalgalanmayan bir memlekette Cuma Namazı kılınmaz. Bayrağımıza sahip çıkalım.” sözlerini sarf etse diye iç geçirdim kendi kendime…
Bu defada bu söylemlere militarist ve faşist etiketi yapıştırır yerden yere vururdunuz değil mi?
Beyler!
Din adamlarımızın o kürsüden söyledikleri her söz bizim için Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak üzere Samsun’a çıkışı kadar, Sütçü İmamın Fransıza sıktığı ilk Kurşun kadar önemlidir.
Atatürk’ün emanetlerinden sadece bir tanesi olan Diyanet İşleri Başkanlığı’da bu kurum içinde bize hizmet eden hocalarımızda Ezan ile başlayan ömrümüzden sela ile bitmesine kadar her zaman devletin ve milletin emrindedir!
